• Ramazanpaşa Mahallesi 23 Sokak No 12 Kat 2 Efeler Aydın
  • 0(507) 817 09 61
  • Ramazanpaşa Mahallesi 23 Sokak No 12 Kat 2 Efeler Aydın
  • 0(507) 817 09 61

Eðitim ile Öðretim Arasındaki Kültür Farkı: Okumak

Okumak…

Nitelikli ve şahsiyetli okumak…

Böylesi bir okumak, tefekkür eden mütefekkir ruhunu inşâeder.

Mütefekkir ruhu, hikmeti arayan bir ferdin teşekkülüne zeminhazırlar.

Hikmeti bulma yolunda gayret eden bir kişilik ise cereyaneden hadiselerin asıl maksadına vakıf olur.

Ya da olma yolunda mücadele verir.

Dolayısıyla keyfiyete haiz bir okumayı merkezine almış kişinindâhili ve harici meselelere bakışı farklı ve derinlikli olacaktır.

Kısa bir girizgâhtan sonra deðerli fikir adamı Yavuz BülentBakiler beyin “Sözün Doðrusu” adlıkitabında geçen gerçek bir hikâyeyi nakletmek istiyorum. Bundan sonramakalemize serlevha ettiðimiz konu daha anlaşılır hale gelecektir.

Yavuz Bülent Bakiler bey hikâyeyi şöyle anlatıyor:

1961 yılında askere gittim. 57. dönem yedek subay okulumuzAnkara’daydı. Komşu bölüklerde edebiyat öðretmenleri vardı. Ben fırsat buldukçaonların yanına sokuluyor, bilmediðim, meraklı olduðum konularda bir şeyleröðrenmeye çalışıyordum. Bir gün eðitim sahasında verilen uzunca bir dinlenmeesnasında, o edebiyat öðretmenlerinden birinin yanına oturdum. Sözü döndürüpdolaştırıp yine edebiyata, kitaba ve okumaya getirdim Arkadaşıma “Af edersin”dedim.“Merakımı hoş gör! Ben de biraz kitap okumaya meraklıyım da öðrenmek istiyorum.Ne kadar kitabın var acaba?”

Burnunun ucuna kadar indirdiði kasketiyle yüzüme baktı vemaðrur bir ifadeyle:

“Çok!” dedi.

“Canım elbette çok kitabın olacak” dedim. “Sen bir edebiyatöðretmenisin. Senin kitabın elbette çok olacak!

Kütüphanende acaba ne kadar?

Sözümü kesti. Tekrar sesini yükselterek.

“Benim çok kitabım var” dedi.

“Sayısını kesin olarak bilemem.”

“Ben de senden zâten kesin bir rakam istemiyorum “ dedim. “Üçaşaðı-beş yukarı, şöyle yuvarlak bir rakam söyleyemez misin?”

Gözlerini kıstı. Bir süre düşündü. Sonra ellerini yanlarınaaçarak, kitaplarını sanki kucaklıyormuş gibi, tartıyormuş gibi yaparak cevapverdi:

“Kitaplarımın sayısı galiba 25-30 civarında” dedi. “Benim çokkitabım var!”

1961 yılında benim kitaplarımın sayısı 4000 civarındaydı.Bunu o edebiyat öðretmenine söylemedim ve sanki daha bir tek kitap almamışımgibi, derin bir hayranlıkla, gıptayla, şaşkınlıkla yüzüne baktım:

“Ah, ne kadar güzel dedim! Ah ne kadar güzel! Doðrusuimrendim sana! Bir gün bir boş zamanında o kitaplarından bir kaçının adını veyazarını bana da söyler misin?” dedim. “Ben de beş-on kitap sahibi olmakistiyorum da…”

Maðrur bir gülümsemeyle göðsünü hafifçe ileriye çıkardı.

“Olur olur!” dedi. “Yazdırırım tabiî. Okumak lazım azizim,okumadan olmaz.”

***

Zaman zaman telaffuz ettiðimiz cümlemiz, sözün özüolsun: Boş zamanlarda okumasafsatasından ziyade hayatımızın merkezine alınmış bir okumayı esas alırsaknitelikli okuma harsını cemiyete zerk etmiş oluruz.